Ne zaman gidilir?
Bayramda gidilir mi gidilmez mi diye düşünürken kendimizi 2016 yazında Yunanistan yollarında bulduk. Aslında amacımız Kurban Bayramı’ndan kaçmak biraz Türkiye’den uzaklaşmaktı ama gördük ki bayram zamanı Yunanistan’da Türkiye’den daha çok Türk var ? Kalabalık olsun çok Türk olsun benim için sakıncası yok derseniz bayram için uygun bir destinasyon Yunanistan. Tabi bu bahsettiğim Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın olan Thasos ve Halkidiki adaları için. Diğer yakın yerler de aynı durumdadır eminim ? Türk yoğunluğu haricinde biz çok keyif aldık Thassos ve Halkidiki’den.
Yunanistan
Halkidiki Yunancasıyla Chalkidiki, daha çok Selaniklilerin (Thessaloniki) yazlıklarının olduğu ve yazın vakit geçirdikleri bir yer. Selanik İzmir’e benzetildiği gibi Halkidiki’de bu yönüyle Çeşme’ye benzetiliyor. Halkidiki 3 parmak adası olarak da geçiyor ve 3 yarımadadan oluşuyor:
Kassandra: daha turistik ve gece hayatı daha hareketli olan bölge. 3 parmaktan Selanik’e en yakın olanı.
Sithonia: Daha çok Selanik’lilerin yazlıklarının bulunduğu daha lokal olan orta parmak ? Yorumlara göre Kassandra’ya göre biraz daha yeşillik ve denizi daha güzel dedikleri için biz burada konaklamayı tercih ettik.
Athos: Kadınların hiçbir şekilde alınmadığı üzerinde bir manastır bulunan ilginç parmak 🙂 Erkekler de giriş yapmak için özel izin alıp girebiliyorlar. Ama adayı Orange Beach’den (Sithonia) uzaktan görebilirsiniz. Athos, “Tapınmaya adanmış kutsal dağ” demekmiş.
Aynoroz (Yunanca: Άγιον Όρος – Kutsal Dağ)Nüfusun çoğunluğu rahiplerden meydana gelir ve 2.250 kişi kadardır. 20 kadar manastır vardır. Devletin yönetim biçimi 20 manastırı temsil eden 20 kişi ve küçük bir meclis tarafından yönetilir ve Yunanistan’a bağlıdır. Halkın başlıca gelir kaynağı zeytin ve üzümcülük gibi Akdeniz ürünleri ve hayvancılıktır.Aynoroz nüfusunun tamamı erkektir. Aynoroz’da kadınların girmesi yasak olduğundan Aynoroz’da hiç kadın yoktur. Dünya ve Yunanistan’ın tek kadınsız bölgesidir.
wikipedia
Thassos’tan Halkidiki’ye nasıl gidilir?
Yani aslında basit olmalı değil mi? Ama değil. Sevgili Yunanlılar 2 ada arasına bir feribot koymayı ne yazık ki akıl edememişler 🙁 Thasos’tan Halkidiki’ye ulaşmak için önce tekrar Kavala’ya feribotla geçiyorsunuz ondan sonra da ya araba kiralayıp direk Halkidiye geçiyorsunuz ya da otobüsle Selanik’e gidip oradan araba kiralayıp Halkidiki’ye geçiyorsunuz. Biz tabiki Kavala’ya geçtikten sonra araba kiralamayı denedik ama çoğu firmada (bayram ve Türk yoğunluğundan dolayı) araç kalmamıştı. Yoğun dönemlerde geliyorsanız aracınızı önceden kiralayın mutlaka. Mecburen Kavala’dan Selanik’e otobüsle geçtik. Yaklaşık 2 saatlik bir yolcuğun ardından Selanik’e ulaştık. Aracımızı kiraladık ve Jalkidiki’ye yol aldık. Aracımızı Poseidon Car Rentals‘den 3 gün için 160,00 EUR’ya kiraladık.
Yaklaşık 1 saat kadar sonra otelimizin olduğu orta parmağa Sithona’ya vardık. Yani tam olarak şöyle Thasos -> Kavala -> Selanik -> Halkidiki. Bu kadar zor olmamalıydı! Thasostan sabah erken saatlerde çıkmamıza rağmen Halkidiki’de olmamız akşamı buldu. Gitti 1 gün?
Nerede konakladık?
Biz Neos Marmaras’da (Yeni Marmara) kalmayı tercih ettik. Burası Sithonia’nın en hareketli tercih edilen bölgelerinden biri. Adı Marmara’dan buraya göçen Rumlardan dolayı Yeni Marmara. Adanın tüm çevresi güzel plajlarla çevrili olduğu için uygun bir konum denebilir çünkü adanın neresinde kalırsanız kalın mutlaka diğer tarafta güzel bir plaj olacak ?
Otelimiz Home Sweet Home lüks beklentisi içine girmezseniz sizi üzmeyecek bir pansiyon. Ufak sevimli bir bahçesi de var. 3 gün için 105 EUR ödedik (kahvaltı ya da yemek dahil değil)
Halkidiki’de genel bir sinek sorunu var. Hatta odalarda sinek savar makineler ve tabletler var ama beni yine de soktular tabi. Ben nereye gitsem (İtalya, Karadağ, Yunanistan) farketmez mutlaka bi sinek böcek sokar ve muhtemelen vücudumun o böceğe bağışıklığı olmadığı için deli gibi şişer. Halkidiki’de de durum değişmedi. 4 kişi arasında yine benim bacaklarımda eşşek kadar şiş ısırıklar vardı. Evdeki yabancı ilaç koleksiyonumuza (her yurtdışına çıkınca hastalanıp eczanelere uğradığım için) bir de Yunan böcek sokması ilacı ekledik. Eğer sizde de varsa bu sıkıntı yanınıza ufak bir krem atmanızda fayda var.
Halkidiki’de ulaşım
Thasos’ta olduğu gibi Halkidiki’de de toplu taşıma yok. Çare: rent a car ? Biz aracımızı Selanik’ten kiraladığımız için burada bir kiralama şirketi öneremiyorum.
Halkidiki’de Kahvaltı
Eğer daha biz Türkler’in ağız tadına uygun tosttur yumurtadır bir kahvaltı isterseniz Eladia DeliFood’u kesinlikle öneririz. Eladia DeliFood, Neos Marmaras merkezde organik ve taze ürünler satan bir dükkan aynı zamanda. Sabah saat 9 civarı açılıyor. Bizden sonra tavsiye ettiğimiz insanlar da çok memnun kalmıştı buradan.
Halkidiki hava durumu
Thasosta üşüyen kemiklerimiz buraya gelince bir güzel ısındı. Eylül Halkidiki için çok ideal bir ay gibi..
Halkidiki Plajları ve yeme içme
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Biz buraya 3 gün ayırdığımız ve bir günümüz zaten yolda gittiği için listemizdeki bazı plajlara uğrayamadık. Ama yolda giderken tepeden gördüğümüz her plaj mı güzel olur her sahil mi harika olur. Deniz aşıkları Thassos mu Halkidiki mi diye sorarsa kesinlikle Halkidiki deriz. Thassos da güzeldi ama Halkidikiki bi tık daha iyi.
İlk gün zaten çok geç geldiğimiz için kendimizi listemizdeki en yakın plaja attık hemen: Koviou Beach. Sahili kalın kum gibi denizi de oldukça güzeldi. Akşam üzeri gittiğimiz içinde sakindi ama bizim yol yorgunluğumuza çok iyi gelmişti o huzur.
Akşam marina içindeki “Fish Tavern Ta Kymata”nın güzel olduğunu okuyup burada yedik. Deniz kenarında mavi beyaz dekorasyonuyla güzel yemekleri ile kendinizi tam olarak Yunan adalarında hissedebilirsiniz. Kumsala da masalar atıyorlar. Biz çok beğendik. Dalgalar anlamına gelen Ta Kymata 3 nesildir süren bir aile işletmesiymiş ve 2006 yılından bu yana Yunan “Gurme” gastronomi ödülü alıyorlarmış. Deniz mahsülü olan olmayan mezeler uzolar: 2 kişi 52,39 USD ödedik.
2. gün o çok methini duyduğumuz Portakali (Orange) Beach’e yol alıyoruz. Portakali Beach Halkidiki’yi araştırdığınızda hemen hemen herkesin en beğendiği plaj. Gidince hiç de haksız olmadıklarını anlıyorsunuz. Biz ki öyle deniz manyağı tiplerden gerçekten değiliz ama buradaki suyu görünce çantamızı atıp hemen denize cupladık. Burayı da Thasos’taki Marble Beach gibi dip dibe 2 plaj olarak düşünebilirsiniz. Birinde tesis, şezlong şemsiye dımtıs müzik diğeri ise örtünü ser yayıl tarzında. Biz açıkçası daha doğa ile iç içe olmayı huzuru sevdiğimiz için sakin olan tesissiz plajı tercih ettik. Sakin dediğime bakmayın 2 plaj da çok kalabalık sadece birinde ekstra bangır bangır müzik yok. Zaten diğer plaj da o kadar yakın ki bişeyler yemek içmek isterseniz 5 dakika bile yürümeden diğer plaja ulaşabiliyorsunuz. Tek sıkıntı kumluk alanı çok çok az. Zaten herkes kayalıklar üzerine tünüyor. Biz de bir ağaç gölgesi bulup kaya üzerinde oturmuştuk. Zaten vaktinizin çoğu denizde geçeceği için bence pek sıkıntı değil. Ama arada gölgeye kaçmak isterim derseniz erken gidip gölge kapmakta yarar var. Denizi de ince çakıllı gibi. Ki ben çakıl hiç sevmem kum severim ama rahatsız edici bir çakıllık değil. Zaten deniz o kadar güzel ki insanın gözü bişey görmüyor. Ben deniz ayakkabıları ile girmiştim bu arada ama ayakkabısız da giren çok vardı. Hassasiyet durumunuza göre değişebilir.
Bu arada biz Portakali Beach’deyken yanımıza İstanbul’dan arkadaşlarımız geldi. Artık yollarda bayram yoğunluğu kalmadığı için Silivri’den 7 saatte yanımıza ulaştılar. Otobandan geçip 2 kere ücret ödemişler ve köylerin içinden hop Halkidiki’ye ulaşmışlar.
A post shared by Çiğdem Zorgörmez Eryanık (@cigdemmze) on
Bir günde tek plajla yetinmek tabi ki olmaz Halkidiki’deyiz neticede. Portakali’de biraz takıldıktan sonra yine geleceğiz bekle bizi diyerek ayrılıyoruz. Hedef: Vourvourou Beach. Evet benim gibi kum severleri görelim. Heh işte burası sizin en beğeneceğiniz plaj. Yumuşacık bir kumu berrak ve sakin bir denizi var. Denizin içi de aynı şekilde yumuş yumuş kumlu. Özellikle çocuklu aileler buraya bayılacak! Yalnız, tesis ve şezlong-şemsiye olmadığını unutmayın.
Vourvourou Beach’in hemen yanında bir plaj daha var. Kumu denizi buradan farklı.. Sessiz sakin bir yer biraz da orada takılmıştık. Çok güzeldi.
Bugün akşam yemeğimiz: Okyalos Seafood Restaurant‘ta. Yine deniz kenarında ama denize biraz tepeden bakan güzel bir yer. Mezeler lezzetli.
Şöyle söyliyim; bu masaya sığmadık taştık arkamızdaki duvar çıkıntısına filan koyduk artık mezeleri ama yine iki kişi 50 EUR civarı bir ödeme yaptık.
3. gün macera aramak istemedik ve yine aşık olduğumuz Portakali’de tüm günü geçirdik. Çok beğendik demiştik ?
Dönüşte yakınlarımızda olan Armenistis Camping’e uğradık. Çok güzel bir kamp alanı olduğunu duyduğumuz için bir göz atmak istedik. Gerçekten anlatıldığı kadar var. Yolunuzun üzeri ise siz de bir uğrayıp bir kamp alanı ne kadar güzel düzenli ve lüks olabilir görebilirsiniz.
Türkçe sitelerine buradan ulaşabilirsiniz: http://www.armenistis.com.gr/index.php?lang=tr
Bu akşam çok salaş bir yerde yedik çok sakin sessiz: Petros Fish Taverna Sahil kenarında salaş sakin sessiz bir yerdi. Bizim haricimizde 1-2 masa daha vardı sadece o kadar sakindi yani.. Mezeler de yine gayet lezzetliydi. Biraz kalabalıktan uzaklaşayım kafamı dinliyim derseniz burası size göre.
Açıkçası Neos Marmaras geceleri pek hareketli değil. Bizim için bir ihtiyaç da değil 🙂 Genelde merkezi şöyle bir turlayıp erken yatıp erken kalkıp plajlara erken geçiş yapmak işimize geldi. Ama son gece önünden geçerken MQAOS’u gördük ve bi kafamızı uzatalım dedik 🙂 Pek Greek bi yer değil (Mykonos merdivenleri hariç ☺) ama keyifliydi.. Daha cok popüler İngilizce şarkılar çalan tatlı bir clup/bar gibi bişey.. İngilizcesi sanırım Molos ama tabelada MQAOS yazıyor. Zaman zaman dj performansları da oluyormuş. Web sitelerini bulamadım ama facebook sayfalarından takip edebilirsiniz: https://www.facebook.com/MolosGR/
4. gün artık dönüş yoluna geçtik ve Selanik’e geçmeden önce Kassandra’ya da bir uğramak istedik zaten yolumuzun üzeriydi. Burada Afytos’u çok beğendik. Taş evlerin olduğu şirin bir köy. Açıkçası Thasos Limenas’tan da Halkidiki Neos Marmaras’tan da sevimli bir yer. Denizini tabi deneyimleyemedik ama tepeden baktığımızda aynı Sithonia gibi harika görünüyordu. Sahilinde güzel kafe restorantlar var ve tepede kaldığı için harika bir manzarası var. Eğer Halkidiki’de Kassandra bölgesinde kalmak isterseniz Afytos güzel bir seçim olur gibi duruyor.
Bonus: biz Kassandrayı gezerken arkadaşlarımız günü yine Halkidiki’de değerlendirmek istedi ama vakit darlığından yakın olsun diye Porto Carras Grand Resort’un plajına gittiler. Burası bir otelin plajı ama ücret ödeyip girebiliyorsunuz. Onlar buranın plajını da listede başlara koyacak kadar çok beğenmişlerdi.
Selanik
Kassandra’dan sonra hemen Selanik’e geçtik. Vakit kaybetmeden Atatürk’ün evine uğradık. Selanik’e kadar gelip buraya uğramamak düşünülemezdi zaten. Giriş ücreti yok her gün saat 10:00 – 17:00 arası açık. 3 katlı, Atatürk’ün eşyalarının, kendisinin ve Zübeyde Hanım’ın balmumu heykellerinin olduğu küçük bir müze.
Türk konsolosluğunun yanında açık adresi: Aya Dimitriya Mahallesi Apostolu Pavlu Caddesi No:75 Selanik
Otobüs saatimize kadar biraz Selanik’i dolandık çok vaktimiz olmadığı için sindire sindire gezemedik ama hep bahsedilen İzmir havasını gerçekten hissettik.
Otobüse binmeden hemen önce biraz acıkmıştık ve inanılmaz ama kendime bir vegan cafe buldum: rOOTS Vegan & Vegetarian
Burda güzel bir vegan burgeri hüpletip İstanbul yoluna koyulduk.
Adres: Mpalanou 4, Thessaloniki 546 23
Hoşçakal Yunanistan mutlaka bir daha görüşeceğiz!
[Önce Thassos ve Halkidiki’ye Ne Zaman / Nasıl Gidilir?‘i okumak isteyebilirsiniz.]
Thassos, Türkçe ismiyle Taşöz aslında İstanbul’a yaklaşık 8 saat uzaklıkta bir Yunan adası fakat bu süre çok değişkenlik gösterebiliyor. Yukardaki linkteki tecrübelerimizi okuduysanız ne demek istediğimi biliyorsunuz.
Thassos’ta üç ana merkezi var: Limenas, Limeneria ve Potos.
Konaklama
Biz Limenas’ta konaklamayı tercih ettik.
Kaldığımız otel: Hotel Athanasia. Otelin konumu ve temizliği güzel zaten Booking’den bakarsanız puanı: 8,7 ve yorumlar olumlu. Biz de otele gelince otel sahibi Babis’in güler yüzü ve ilgisi ile karşılaştık fakat odamıza yerleşince odanın Booking’deki oda fotoğraflarından farklı olduğunu gördük. Bunu anlattığımızda Booking’e girip hemen kontrol etti ve oda fotoğraflarının yanlış olduğunu görüp ertesi gün bizi boşalan daha iyi bir odaya aldı. Fakat aksilikler bizi orada da bırakmadı; duş almak istediğimizde duşu açınca tuvaletin giderinden sular fışkırmaya başladı ? Babis bir şeyler denedi ama olmadı ve akşam saati olduğu için bir tamirci de bulamadı. Sabah erken saatte bir tamirci yollayıp düzelttirdi. Yani kısacası biz biraz sıkıntı yaşadık ama sorunlara ilgili yaklaşımı nedeniyle kötü şans diyip geçtik ve biz de çok puan kırmadık ? Buraya 3 gece için 135 Euro ödedik (sadece oda, kahvaltı ya da yemek dahil değildi)
Fotoğraflar booking.com’dan ama bizim odamız da buna oldukça benziyordu.
Thassos’ta ulaşım ve araba kiralama
Öncelikle ada içinde gelişmiş bir toplu taşıma ağı yok. Hatta kaldığımız 3 gün boyunca hiç otobüs minibüs görmedik diyebilirim. Araba ya da motor kiralamak tek seçenek gibi. Yalnız birçok firma uluslarası ehliyet istiyor gitmeden ehliyetleri yeni çipli ehliyetlerle değiştirmeniz çok iyi olur. Biz eski ehliyetlerle araç kiralayan yer bulduk ama bir de onu arayıp uğraşmaya hiç gerek yok. Marble Beach’e gideceğiniz gün cip kiralamanız gerekiyor çünkü kiralama şirketleri oraya normal araçlarını göndermiyorlar. Diğer günler içinse normal bir araç ya da motor kiralayabilirsiniz.
Biz sahilde bulunan Potos Car Rental‘den yaptık kiralamamızı. (Eski çipli olmayan ehliyetlerle de kiralama yapabiliyorsunuz buradan) Memnun da kaldık. İşletmesini adaya yerleşmiş olan İngiliz asıllı Lisa yapıyor. Planlarımız arasında Marble Beach de olduğu için aracımızı cip olarak kiraladık. Günlük olarak 60 Euro civarı bir ödeme yaptık. Biraz kötü eski bir cipti ama adadaki nerdeyse tüm cipler kiralandığı için ve bizde uluslarası ehliyet olmadığı için çok dert etmedik. Hatta fiyatı uygun olduğu için diğer günler de aynı araç ile devam ettik. Normal araçlar da 50 Euro civarındaydı.
Thassos Plajları Haritası
Evet şimdi gelelim zevkli kısımlara… İlk gün yol yorgunluğu ve geç saatte Limenas’a varışımız nedeniyle kendimizi en yakın plajlardan biri olan merkezden 3 km uzaktaki La Scala Beach’e attık. Bu plaj beyaz tüllerin uçuştuğu biraz lüks bir plaj. İçerdeki mavi beyaz dekorasyon da oldukça şirin. Lüks diyince girişi ücretli zannetmeyin ama tüllü kabanalarda takılmak isterseniz 50 euro’luk yiyip içmeniz, şezlonlar içinse bir içki içmeniz gerekli. Kumu ince çakıl kalın kum gibi denizi çok harika olmasa da fena değil. Ama biraz lüks takılayım dinleyim derseniz ideal bir yer. Bazı akşamlar burada şezlonlar kaldırılıp konser ve etkinlikler oluyormuş eğer denk gelirseniz çok zevkli olabilir.
Akşam yemek için Limenas merkeze indik. Dolanırken Alexandra’s Restaurant’tan gelen güzel Yunan müziklerini duyunca ayaklarımız direk buraya gitti. İyi ki de gitmiş. Şansımıza Cumartesi günleri canlı müzik varmış. Güzel Yunan müzikleri eşliğinde başlayan gecemiz restaurant sahibinin masadaki müşterilerle kavga tiyatrosu ve tabak kırması eşliğinde tam bir tavernaya döndü. Müzikler halaylar derken çok güzel bir greek akşam geçirdik. Yemekler de gayet lezzetliydi. Ben kabak, patlıcan vb etsiz mezelerden arkadaşlar ise deniz mahsulleri yedi, herkes halinden memnun ?
A post shared by Çiğdem Zorgörmez Eryanık (@cigdemmze) on
Ertesi gün Thassos’un ilk sabahına uyandık kahvaltıyı nerede yapalım diye kara kara düşünürken (çünkü pek bizlik bir kahvaltı anlayışları yok) girdiğimiz marketteki bir adamın önerisi ile Spiros Cafe Bar‘a gittik. Pek fena değildi; omlet, yumurta tost vb pek çok seçenek mevcut.
Sonra Marble Beach’e doğru yola koyulduk. Tabiki aracımızı cip olarak kiraladık ki Marble Beach’ın yoluna girdiğimizde firmaların normal araçları göndermemesini son derece anladık. Thasos’a aracınızla gelseniz bile Marble Beach’e gideceğiniz gün bir cip kiralamanızda fayda var. Çünkü yol çok engebeli. Yolda mermerlere sürtünüp mahvolmuş bir araç görünce bizim bile içimiz cız etti. Marble Beach adından anlaşılacağı gibi yakınlarında bir mermer ocağı olan ve zamanla mermer tozlarının kaplamasıyla bembeyaz kumlardan daha doğrusu ufak mermer parçalarından oluşan bir sahil. (Denize girince elinize sudan minicik mermer tozları geliyor) Ve denizde beyaz mermer tozları nedeniyle harika bir turkuaz mavi renge sahip. Biz Marble Beach’e ilk yanaştığımızda arabanın içinde çığlıklar attık ?
Şimdi şunu belirtmekte de fayda var yanyana 2 tane Marble Beach var gibi düşünebilirsiniz biri içinde pek tesis olmayan Saliara Marble Beach, diğeri şezlong, şemsiye ve tesis barındıran diğerine nazaran biraz daha geniş bir plaj. Bu plajın adı da: Porto Vathy Marble Beach
Biz ilk gün Saliara Beach’e uğradık denize girip fotoğraf çektik bol bol. Bu plajın Thasos’un en meşhur plajı olduğunu ve her daim kalabalık olacağını unutmayın. Kalabalığı boş verip Marble’ın tadını çıkarın.
Biz gittiğimizde (10 Eylül) havanın pek de iyi olmadığından Thassos ve Halkidiki’ye Ne Zaman / Nasıl Gidilir? yazımda bahsetmiştim. Fotoğraflarda da o koyu bulutları görebilirsiniz ? Bir de güneş olsaydı o denizin rengi daha ne kadar güzel olabilecekti acabaaa?
Marble Beach’den çıkıp fabrikanın yanından devam edince 1-2 km ilerde saklı bir güzellik var. Tabela yok, tesis yok. Çok huzurlu ve güzel denize sahip saklı bir cennet. Muhtemelen sadece yerel insanların gittiği/bildiği etkileyici güzellikte bir yer. Hani bir klişe vardır ya “yeşille mavinin buluştuğu” diye. İşte burası gerçekten orası. Bize de bir Yunanlı tarif etti. Biz vakitsizlikten şöyle bir bakıp kaçtık ama siz lütfen bizim için de buraya vakit ayırın ? ?
Marble’dan çıkıp yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra adanın oğlak çevirmeleriyle ünlü Panagia Köyü’ne geçtik. Köyün merkezinde yanyana restaurantlar var. Boş bulduğumuz bir tanesine oturduk. Erkekler koca tabak oğlak çevirme, karışık sakatat ve şarap aldılar biz salata, taze fasulye, keçi peyniri kızartması, caciki yedik ve tıka basa doyup sadece 50 euro hesap ödeyip şaşkınlıkla kalktık. Biraz köyü dolandık. Şirin bir yer. Köy, Cumalıkazık veya Safranbolu’ya benzetiliyor. (2’sine de gitmediğim için kıyaslayamıyorum.) Panagia’ya benzer olarak Theogolos Köyü de öneriliyor (o da oğlak çevirmesiyle ünlü) ama biz gitme fırsatı bulamadık.
Panagia’dan çıkınca istikamet Giola. Giola, denizin kayayı oyarak oluşturduğu bir doğal havuz. Dünyanın en güzel doğal yüzme havuzlarından olduğu söyleniyor. Aliki Beach’ı 10-15 dakika kadar geçince. Ama geldiğinizi anlamak biraz zor çünkü bir tabela yok ? çok aracın park ettiği bir yer görürseniz muhtemelen gelmişsiniz demektir☺ Aşağı kadar araçla inilemiyor. Bir süre de yürümek gerekiyor (10 dk kadar) Çok zorlu bir yol değil ama acık zor. (Yukarda bir taverna da mevcut.) Gündüz gelmek oyuğun içini görmek için daha ideal fakat akşam üzeri daha sakin olup foto çekmek ve girmek daha kolay. Fazla derin değil, atlanabilen yerler var fakat yine de dikkatli olmakta yarar var.
Artık akşam olmak üzere otelimize dönüp hızlıca hazırlanıp merkeze indik yine. Bu akşam yemeğimizi bir gece önce yer ayırttığımız Thassos’un en meşhur restaurantlarından biri olan Simi’de yedik ama hiçbir artısını görmedik açıkçası ne lezzet olarak ne de başka bişey. Kötü değil tabi ama neden bu kadar meşhur olduğunu da biz anlayamadık. Ama tabakları çok güzeldi ?
3. gün ilk durağımız; Aliki Beach. Bu da notunu aldığım plajlardan biri. Kum plajı ve güzel bir denizi var. Yukarda tesisler ve sahilde şezlong ve şemsiyeler bulunuyor. Biraz sıkışık ve kalabalık geldi bize. (Aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz insanlar baya dipdibe) O yüzden çok sevmedik. Burada biraz takılıp, denize girip bişeyler atıştırıp kalktık. Ve bu sahilin hemen arkasında (yürüyerek 1 dakikalık bir mesafede) bir plaj daha keşfettik. Hemen yanı başı insan seliyken burada 1-2 kişi vardı. Aliki kadar çok tesis yoktu ama deniz aynı deniz kum aynı kum. Sakinlik isteyenler burayı tercih etmeli.
2. durağımız Psili Ammos Beach ?? Buradaki Psili Ammos restorant güzel ve kaliteli duruyordu biz birşey yemedik ama tavsiyeler arasındaydı. Deniz: kum + taş karışık. Biz kayalıkların üzerinde takılıp denize girip biraz vakit geçirdik. Denizini çok beğenmiştik.
Artık son günde olduğumuz için doyamadığımız Marble Beach’e tekrar uğradık ama bu sefer Porto Vathy Marble Beach‘e..
(Bi ara Paradise Beach’e de uğramıştık 2. ya da 3. gün. Geniş kumsalı olan bir plaj ama biz gittiğimizde çok dalgalı olduğu için pek sevmedik. O kadar ki tek bir fotoğraf bile çekmemişim:)
3. günün akşamı yemeği tercihimiz yine internet tavsiyeleri üzerine Tavernaki. Benim buraya gelme amacım açıkçası Talagani (keçi peyniri kızartaması) yemek. Çünkü çok severim ve burada çok iyi olduğunu okumuştum. Ayrıca 2 gündür deniz mahsülleri için arkadaşlarıma uydum şimdi sıra onlarda ? ama sofradan benimle birlikte herkes gayet memnun kalktı. Herşey çok lezzetliydi. 3 günlük Thasos’un en beğendiğimiz akşam yemeği oldu. Bu arada sebzeler bahçelerinden ve organikmiş. (Not: eğer talagani yer ve benim gibi çok beğenirseniz; keçi peynirini yakınlardaki “Star” marketten alabiliyormuşsunuz. Çünkü her keçi peyniri böyle güzel kızarmıyor ve hatta kızartmaya uygun olmuyor eriyip gidiyor. Bizim daha çok yolumuz olduğu için biz alamadık) Buraya 2 kişi 81 Euro ödedik. Bakınca en yüksek ücreti buraya ödemişiz ama değmişti ?
Biz toplamda 3 günümüz olduğu ve birini de zaten yolda yediğimiz için ancak bu kadar gezebildik. Notunu aldığım ama gidemediğimiz yerleri de aşağıya listeliyorum. Tabi bunlar benim tecrübelerim değil sadece notlarım..
Plajlar:
*Makryammos Beach (Bir otelin sahili – girişi ücretli)
*Golden Beach
*Notos Beach
*Glyfoneri Beach (Bir otelin plajı beyaz kum ve güzel bir denizi varmış)
*Pachis Beach (adanın kuzeyinde ağaçlıklı bir kumsal)
*Tripiti plajı
*Pefkari plajı
Yemek:
*Mouses Taverna (Limenas sahilde. Yemekleri lezzetliymiş ve rezervasyon gerekliymiş) Buranın önünden geçerken dekorasyonunu beğenmiştik biz de..
*Pachis Restorant (Pachis Bölgesindeymiş güzel bir bahçesi varmış ve yemekleri lezzetliymiş)
*Taverna Augustos (Canlı müzikli tabak kırmalı bir taverna Thelogos Köyü’nün içinde)
*Psili Amos Restoran (burası Psili Ammos plajının içinde. Öğle yemekleri haricinde akşamları da oturulabiliceği söyleniyor, yemekleri çok lezzetliymiş.)
Bonus: Vejetaryenler Thassos’ta ne yiyebilir?
Thassos’ta vejetaryenlerin hiç zorlanmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Patlıcan, kabak kızartması, caciki (Yunanlıların cacığa verdiği isim), talagani (keçi peyniri kızartması) salata ve daha pek çok mezeyle doyabilirler. Ben hiç bir sofradan aç ya da mutsuz kalkmadım.
Mavi Bavul’un Thassos Favorileri ?
Plaj: Saliara Marble Beach
Greek bir Yunan akşamı için: Alexandra’s Restaurant
Lezzetli Yunan mezeleri için: Tavernaki