Filler hep insanlar tarafından çok sevimli bulunsa, şans getirdiğine inanılsa da kendilerinin pek de şanslı olduğu söylenemez. Tayland’da da durum çok farklı değil. Tayland tarihinde savaşların kaderini bile değiştiren ülkenin simgesi haline gelen filler burda da gereken saygıyı görmüyorlar ne yazık ki. Trekkingler, safariler, sirkler, showlar (ör: FantaSea Show) derken oldukça hırpalanıyorlar.
Mavi Bavul
Bu yazıyı okumadan önce ilginizi çekebilecek yazılar:
Uzun Uçuşlarda Dikkat Etmeniz Gerekenler ve Jetlag Sorunu
Tayland’a Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler
Tayland Yemekleri ve Meyveleri – Vejetaryenler Tayland’da ne Yer?
Aslında sırada bekleyen çokca gezi rehberi olmasına rağmen Instagram‘dan sorular gelince anladım ki bu ara Lviv gezisi planlayanlar çok. O yüzden şimdilik kısa notlarımı buraya da yazıyorum ki belki birileri faydalanır. Detaylar sonra yine burada olacak.
Tayland bizim ilk Uzakdoğu seyahatimizdi. Bu yüzden gitmeden önce biraz tedirgindim ve aklımda bir çok soru vardı; çok araştırıp okudum. Bileti uçuştan 6 ay önce almıştık. Yani bu yazıda 6 ay boyunca okuyup öğrendiklerimi ve tabi artık gidip görmüş biri olarak deneyimlerimi aktarmaya çalıştım.
Seyahat Tarihimiz: 09 – 23 Aralık 2017
Rotamız: Phuket (4 gün) –> Phi Phi Don (3 gün)–> Krabi (4 gün)–> Bangkok (3 gün)
Genel Bilgilerle başlayalım:
-
- Asya kıtasının Güneydoğu bölgesinde yer alan Tayland, 76 ilden oluşan ve 513.120 kilometre kare yüzölçümüne sahip dünyanın en büyük 51. ülkesi.
- Nüfusu yaklaşık 67 milyon ve dünyanın en kalabalık 20. ülkesi
- Türkiye – Tayland saat farkı 4 saat. Yani Türkiye saatine göre 4 saat ileride.
- Türkiye – Tayland saat farkı 4 saat. Yani Türkiye saatine göre 4 saat ileride.
- Dilleri: Tayca. Çok ücra bir köye gitmediğiniz sürece heryerde İngilizce biliyorlar. İngilizceleri harika olmasa da (ki bizim de değil) derdinizi çok rahat anlatabiliyorsunuz.
- Tayland Krallığı Parlamenter Monarşi ile yönetiliyor.
- Tayland’ın şuanki kralı, Maha Vajiralongkorn.
-
- Taylandlılar, krallarını çok seven bir toplum. Devlet dairesi, restorant, sokak vb heryerde kralın fotoğraflarına sıkça rastlıyorsunuz. Ayrıca kral ve ailesi hakkında olumsuz konuşmanın sonu hapisle sonuçlanabiliyor. Öyle ki: Tayland kraliçesi Sunandha Kumariratana 31 Mayıs 1880 yılında Bang Pa’daki bir gezinti esnasında Kraliyet Kayığının alabora olması sonucu herkesin gözü önünde boğularak ölmüş. Kraliçenin kurtarılamamasının nedeni ise kraliçeye dokunmanın (hayatını kurtarmak için bile olsa) ölüm cezası olmasıymış. Bilmiyorum bu bana biraz şehir efsanesi gibi geldi ama belki doğrudur.
- Tayland Krallığının eski adı Siyam
- Tayland Bayrağındaki kırmızı Thai Halkını, beyaz Budizmi, mavi Thai Krallığını temsil ediyor.
- Tayland’ın para birimi Thai Bahtı (THB).
Döviz bürolarında dolar bozdurmanız euroya nazaran biraz daha kolay, bu yüzden yanınızda dolar götürmeniz daha iyi olur. TL bozdurma şansınız zaten yok. Kur bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyor. İmkanınız olursa biraz bakınıp uygun olanında bozdurmaya çalışın.Seyahat tarihimiz Aralık 2017’deki kurlar: 1 THB: 0,11780 TL – 1 USD: 3,8367 TLYani biz gittiğimizde 100 TBH yaklaşık olarak 10 TL ediyordu. Tabi küsüratı da var ama pratiklik açısından kafadan bir sıfır atıp bundan az biraz daha pahalı olduğunu hesaplamak yetiyordu ama şuan durum çok farklı ? - Tayland bizden vize istemiyor. Kapıda herhangibir ücret ödemeden vize alıyorsunuz. Uluslararası havalimanı girişlerinde 30 günlük, karadan girişlerde ise 15 günlük vize veriliyor. Uçakta ufak bir form dağıtılıyor bunu doldurup havaalanında girişte memurlara veriyorsunuz. Burada otel rezervasyon çıktılarınızı da görmek istiyorlar. Sonrasında memur size bir form veriyor onu ülkeden çıkışta vermeniz gerekiyor. Gözünüz gibi saklayın!
İklim
- Tayland tropik iklime sahip bir ülke. Mevsimler kabaca üçe ayrılıyor:
Kasım ve Şubat arası: serin mevsim. Bu mevsimde sıcaklık ve nem çok yüksek değil ve yağışlı gün sayısı az. Seyahat için en ideal zaman.
Mart ve Nisan arası: sıcak mevsim. Bu döneme yüksek sıcaklık ve nem oluyor.
Mayıs ve Ekim arası: yağışlı mevsim. Bu dönemde muson yağmurları etkili oluyor.
temperatureweather’e göre (Phuket özelinde) hava durumu aşağıdaki gibi:
Yukardaki tabloya bakınca yıl boyu sıcaklığın çok da oynamadığını görebilirsiniz. Burda seyahat için ideal zamanı belirleyen şey nem ve muson yağmurları. En ideal aylar Ocak ve Şubat olsa da diğer aylarda da çokça turist bu ülkeyi ziyaret ediyor. Yalnız bloglarda sıcak nemli mevsimde insanların dışarda dolaşırken çok zorlandığını kendilerini AVM’lere attığını okudum. Muson yağmurları ise tamamen şansınıza kalmış; yüksek nem sonrası bir anda yağan deli yağmurlar birkaç saat sonra kesilebildiği gibi günlerce de yağabiliyor. Ayrıca bu sezonda bazı adalara (Ör: Similan) gidilemiyor. Tabi nemli ve yağışlı sezonlarda fiyatlar çok daha uygun.
Biz Tayland’da 9 – 23 Aralık tarihlerinde bulunduk yani Serin Mevsim diye geçen ideal dönemin içinde. Ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki hava tam anlamıyla şeker gibiydi. Ne sıcaktan bunaldık ne üşüdük ne denize girmekte zorlandık ne de (bir akşamlık 1 saatlik yağmur haricinde) yağmura yakalandık. Bu arada gitmeden önce Tayland’a seyahat eden/edecek olan bir çok kişiyi takibe almıştım; kasımda orada olan bir ailenin paylaşımlarında gökyüzünde koyu koyu bulutların olduğunu ara ara yağmura yakalandığını gördüm. Onların şansızlığı mıydı bilmiyorum ama gezemeyecekleri kadar yoğun yağışlar olmasa da durum biraz can sıkıcıydı.
Ben doğum günümü orada geçirmek için aralık ayını seçmiştim ama bu ay yılbaşına yakınlığı nedeniyle ekstra pahalı bunu da göz önüne almak lazım.
- Gel – Git: Bizim hiç alışık olmadığımız bir gel-git yaşanıyor Tayland’da. Deniz metrelerce çekiliyor ve geri geliyor. Her bölgenin, plajın gel-git yaşama saatleri değişiklik gösteriyor. Hatta mevsimlere göre bile değişebiliyor bu durum. Gitmeyi planladığınız yerler için gel-git saatlerini mutlaka öğrenip ona göre plan yapmalısınız. Deniz çekilsin ne olucak biraz yürür girerim diyebileceğiniz bir durum da yok çünkü denizden geriye bir çamur alanı kalıyor sadece.
- Artık ayrınıtının ayrıntısı olacak ama Tayland’ın o efsanevi gün batımları serin mevsimde gözlenmiyor. O harika kırmızılı, turunculu, morlu gün batımları için muson döneminde Tayland’ı ziyaret etmelisiniz. Serin mevsimde görebileceğiniz gün batımları ancak aşağıdaki gibi olacak:
Din ve Kutsal Değerler
- Nüfusun % 95 lik bir bölüm Budist. Budizmin Theravada koluna bağlılar. Yalnız sahil kesimlerinde özellikle balıkçılık ve tekne turizmi yapanlar arasında müslümanlar çoğunlukta.
- Tapınaklara girişte omuzlarınızın ve dizlerinizin kapalı olması gerekiyor ve genellikle ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekiyor. Eğer üstünüzdekiler uygun değilse genellikle tapınak girişlerinden tişört, şalvar vb giysiler satın alabilir ya da kiralayabilirsiniz. Omuz kapama işini ben yanımda taşıdığım ince bir şal ile hallettim ama Bangkok Büyük Saray girişindeki görevli kesinlikle şalı kabul etmiyor bilginiz olsun. Yani benim de fil desenli bir tişörtüm var ? Teşekkürler görevli abi! ?
- Buddha onların dini simgesi bu yüzden doğal olarak saygılı olmamızı bekliyorlar. Buddha’nın saksı vb objelerinin satılması, dövmelerinin yapılması, Buddha’nın hizasından yukarda durulması, Buddha gibi oturup onu taklit ederek fotograf çekilmesi, Buddha heykeline doğru ayak veya bacak uzatmatılması saygısızlık olarak kabul ediliyor. Hatta bunu birçok yerde tabelalar ile duyuruyorlar.
- Herhangi bir yerde otururken ayak tabanınız gözükecek şekilde bacak bacak üzerine atmak da hoş karşılanmıyor.
- Tayland’da baş kutsal olarak görüldüğü için çocukların başını okşamak saygısızlık sayılıyor.
- Tayland’da bir çok yerde (evlerin bahçeleri, oteller vb.) minyatür tapınaklara rastlayacaksınız. Tay’lar bunları ruhları mutlu etmek için yapıyorlar. Zenginlik durumlarına göre büyük ya da küçük olarak kurulan bu tapınakları temiz tutmaya, ruhlara ikramda bulunmaya (su, meyve suyu, yiyecek vb.) ve tütsüler yakmaya özen gösteriyorlar.
- Budist keşişler her sabah erken saatlerde ellerindeki taslarla kapı kapı dolaşarak yemek ve bağış topluyorlar.
- Otobüs durağı, tren garı gibi yerlerde Monk yani keşişlere ayrılmış yerler var. Ayrıca budist rahiplerin yanına kadınların oturması da (kadınlarla temas etmemeleri gerektiği için) yasak.
- Sahil kesimlerinde sıklıkla gördüğünüz “long tail” denilen teknelerin burunlarına asılı duran çiçekler de tanrılar için bir ibadet şekli. Bu teknelere yerel halk “Denizin Kralları” diyor.
Ben gitmeden önce Budizme ilgi duyduğum için bu konuda giriş niteliğinde bir kitap okumak istemiştim ama aradığımı bulamadım. Eğer bu konuda bir fikriniz varsa yorum olarak bırakabilirseniz çok çok sevinirim.
Başkent Bangkok Hakkında
- Tayland’ın Başkenti Bangkok’un Tay dilindeki ismi: Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Yuthaya Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon Piman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit’dir. Ve Guinness Rekorlar kitabına, dünyanın en uzun isimli şehri olarak kayıtlı.
- Tayland halkı ise Bangkok’a “Krung Thep” yani “Melekler Şehri” diyor.
- Bangkok 2016 yılında dünyada en çok ziyaret edilen şehir olmuş.
- Bangkok’ta hava kirliliği nedeniyle maskeli insanlar görebilirsiniz.
- Bangkok genel olarak trafikli bir şehir fakat iş saatleri sabah 8 gibi ve aksam 5 gibi trafiğin daha da çok sıkışacağını aklınızda bulundurun. Havadan giden ve birçok yere ulaşımı bulunan BTS Skytrain (Gökyüzü Treni) kurtarıcınız olacak.
Ulaşım – Trafik – İletişim
- İstanbul’dan Phuket‘e THY ile 10 saatte, Bangok’a 9 saatte direk ulaşabiliyorsunuz. Tabi ücretleri daha yüksek oluyor. Bunun harici aktarmalı çokca seçenek mevcut. Biz Phuket‘e Qatar Havayolu ile Doha aktarmalı olarak 14 saatte vardık. İstanbul Sabiha Gökçen’den 13:00’te binip, ertesi gün saat 07:00’de Phukete indik. Biletlerimizi ağustosta kişi başı gidiş-dönüş 2.057 TL’ye aldık.
Uzun Uçuşlarda Dikkat Edilmesi Gerekenler Ve Jetlag Sorunu yazımda detayları anlattım. - Tayland’da araç trafiği sol taraftan işliyor. Yani araç kiralama bizim için biraz zor. Phuket de Bangkok da trafiğin çok yoğun olduğu yerler bu yüzden biz cesaret edemedik ama Phuket‘te motor kiralayıp sorun yaşamayan insanlar da gördük, okuduk. Ah tabi bir de aşağıda ‘Dolandırıcılık’ bölümünde okuyacağınız sorunlar var.
- Araç kiralayamıyoruz ama Phuket de Bangkok da çok büyük yerler. Peki ne yapıcaz?
Phuket‘te toplu taşıma yok ama gelişmiş bir taksi ağı var ve bu taksilerle günlüğü 1500 Baht gibi rakamlara anlaşıyorsunuz ve gitmek istediğiniz yerleri belirtiyorsunuz. Taksici istediğiniz noktalara götürüp sizi bekliyor.Bangkok ise Skytrain (Gökyüzü Treni) ve deniz botları gibi toplu taşıma alternatifleri de sunuyor. Ayutthaya, Yüzen Pazar gibi uzak noktalara gitmek isterseniz yine günlük anlaşabileceğiniz taksi rehberler de mevcut. - Tayland’da bir diğer ulaşım aracı tuktuk: 3 tekerlekli motor taksiler. Taksiye oranla bi tık daha ucuzlar. Çok hızlı ve tehlikeli kullandıklarını bildiğimiz için biz çok tercih etmedik ama kısa mesafelerde 1-2 kere denemek lazım. Bangkok’taki tuktuklar daha küçük ve tehlikeli duruyorken Phuket‘tekiler biraz daha etrafı kapalı, korunaklı (4 tekerlekli) ve güvenli geldi bize.
- Tayland’da taksicilerle ilgili de çok sıkıntı okumuştum. Çoğunluğu taksimetre açmamak ve tabi normalde çok daha ucuz yazacak yere yüksek ücret almak ya da sizi gitmek istediğiniz yere götürmeden komisyon aldıkları alışveriş mekanlarına götürmek. Bizim bu konuyu nasıl çözdüğümüzü detaylı yazacağım.
- Taksi ile ilgili okuduğum öneriler;
Tursitik mekan önünde duran taksileri değil de bir kaç sokak yürüyüp hareket halinde olan taksilere binmek,
Takside giderken elinizde harita ya da navigasyonla yolu takip edip uzun yoldan mı doğru yoldan mı gidiyorsunuz kontrol etmek,
Bangkok için Sarı-yeşil taksileri değil de mavi-kırmızı taksileri tercih etmek, üzerinde taxi meter (sadece taxi degil) yazan taksilere binmek. - Alternatif olarak Bangkok içinde UBER kullanabilirsiniz. Ayrıca Asya’nın UBER’i olarak anılan Grabcar‘ı kullanabilirsiniz.
- Ülkede şehirler arası geçişler için havayolu firmalarından bazıları: THAI Airlines, Bangkok Air, Thai Smile, Nok Air, Air Asia, Tiger Lion Air .Biz Krabi’den Bangkok geçişimizde Air Asia’yı kullandık. Bir sıkıntı yaşamadık. Yalnız bu tip uçuşlarda fiyata bagajın dahil olup olmadığına dikkat edin. Biz bagaja ekstra para vermiştik.
- Ülkede kullanabileceğiniz turist sim kartı satan GSM operatörleri: DTAC ve AIS . Bu hatları havaalanları ve 7/11 gibi marketlerden alabilirsiniz. Bazı 7/11’ler bu kartları sorduğunuzda yüzünüze “en yakın uzay gemisi nerden kalkıyor” demişsiniz gibi bakmasından korkmayın ısrarla etraftaki marketleri dolaşmaya devam edin elbet birinde bulacaksınız. Biz Phuket Havaalanı’ndan almadığımız sim kartı Phuket marketlerinde aradığımızda bu boş bakışlarından ilk etapta korkmuş ve bulamayacağız sanmıştık. Bu arada bazı yerler bu turist sim kartını vermek için pasaportunuzu görmek istiyor. Ben DTAC‘tan 7 günlük kart aldım ve gayet memnun kaldım.
Diğer bilgiler
- Tayland “Gülen insanlar ülkesi” olarak anılıyor. Gerçekten oldukça güler yüzlüler ?
- Selamlaşmada el sıkışma yerine “Wai” selamı (iki elin avuçları birleştirilip parmaklar yukarı bakacak şekilde göğüs hizasında tutulur ve baş hafifçe öne eğilir) kullanılıyor.
- Yeni yıllarını Songkran Festivali adı verilen su savaşları ile nisan ayında kutluyorlar.
- İngilizce ladyboy (tayca kathoey) olarak adlandırılan transseksüeller Budizm bir hoşgörü dini olduğu için saygıyla karşılanıyorlar.
- Tayland’da Yaklaşık yarım milyon civarında ladyboy olduğu tahmin ediliyor. “Dünyanın en güzel kadınları Taylandlı erkeklerdir” şeklinde bir deyiş bile var. Güzellik yarışmaları da düzenleniyor.
- Tayla Batılı beyaz insanlara ‘Farang‘ diyorlar.
- Dışarıda yemek yemek kendin pişirmekten bile daha ucuz olduğundan bir çok Tay’ın evinde mutfak yok. Bu yüzden de sokak yemeği kültürü çok gelişmiş.
- Koku sorunu ?: o kadar çok Tayland’ın kötü koktuğunu okumuştum ki nerdeyse gitmeden midem bulanmıştı. Koku konusunda doğuştan hamile hassasiyetine sahip olduğum ve kokulardan (bazen güzellerinden bile) çok çok rahatsız olduğum için neredeyse vazgeçecek hale gelmiştim. Gidip gördükten ve kokladıktan sonra şunu söyleyebilirim ki evet bazı yerler kötü kokuyor ama bu kesintisiz sürekli bir koku durumu değil ara ara burnunuza geliyor. Durulmayacak yaşanmayacak kadar kötü değil. Belki de kendimi o kadar kötüsüne hazırladım ki olana şükrettim ?
- Tayland’da çok fazla fare olduğunu hem okumuş hem de duymuştum ama biz 1 tane bile görmedik. Belki Serin Mevsim’de gitmemizin etkisidir bilemedim.
- Tayland’da elektrik Türkiye ile aynı; 220 volt ve 2’li – 3’lü priz kullanılıyor. Bir adaptöre ihtiyaç olmadan elektronik eşyalarınızı kullanabilirsiniz.
- Seks Turizmi: Ne yazık ki Tayland’ın böyle bir ünü var. Pattaya ve Phuket‘teki Bangla Road bu konuda oldukça meşhur. Yaşlı yaşlı tiplerin yanında gencecik kızları görmek, bu tip sokaklardan geçiyorsanız genç kızları, ladyboyları bu işlerde çalışırken görmek üzüyor insanı ? Yanınıza gelip şunu ister misin bunu istermisin diye de soruyorlar ama kimse sizi bir şeye zorlamıyor yani bu konudan uzak durmak sizin elinizde. Kısacası üzücü olsa da Tayland’a gitmeyi engelleyecek bir durum yok.
- Tsunami: Evet gelelim en sevimsiz konuya ? 26 Aralık 2004 tarihinde, merkezi “Pasifik Ateş Çemberi” olarak adlandırılan Endonezya’nın Sumatra Adası olan 9,1 şiddetindeki deprem ve sonrasında Hint Okyanusu’nda oluşan 10 metrelik tsunami (dev dalga), Tayland dahil 10’dan fazla ülkeyi etkilemiş ve 230 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açmıştı ? Tüm gezegeni bir santimetre hareket ettiren ve Alaska’ya kadar birçok depremi tetikleyen bu deprem, bugüne kadar sismografla kaydedilmiş en büyük üçüncü depremmiş. Yaklaşık 500 ile 600 saniye sürmüş, böylece yine günümüze kadar görülen depremlerin en uzun sürelisi olmuş. Endonezya hükümeti BBC’ye yaptığı açıklamada tsunami erken uyarı sistemlerinin çalışmadığını iletmiş ? Önüne geçilebilecek bir olayın böyle bir felakete dönüşmesi çok üzücü ?
Bu olay Tayland’da en çok Phuket ve Phi Phi adalarını vurmuş ve 5 binden fazla kişinin ölümüne neden olmuş olsa da günümüzde adalar tamamen toparlanmış durumda.Tayland’da da bir tsunami erken uyarı sistemi var ve adalarda her yerde tsunami anı için kaçış noktalarına yönlendiren tabelalar mevcut. Ama açıkcası bu olay ve sonrasında yine Endonezya’da 28 Eylül 2018’de gerçekleşen 7,5 büyüklüğündeki deprem (yetkililer tsunami tehlikesi olmadığını iletmişlerdi fakat sonrasında 6 metreye ulaşan tsunami dalgaları nedeniyle binlerce kişi hayatını kaybetti) benim bu ülkelerin uyarı sistemlerine güvenimi sarstı.
Almanya’dan Khao Lak’a gelen ve 2004 tsunami felaketini yaşayan Claudia Geist ve ailesinin yaşadığı korkunç anları anlatan ‘Kıyamet Günü‘ (The Impossible) filmi depremin boyutunu anlamanıza yardımcı olabilir. Benim çok etkilendiğim bir filmdi. Tabi döndükten sonra izlemeniz tatilden alacağınız keyif için çok daha mantıklı ?
Dolandırıcılık, Güvenlik – Thailand Scam
Taylanda gitmeden önce araştırdığım kaynaklarda bir çok dolandırıcılık yöntemi okumuştum ve okudukça tedirgin olmuştum açıkcası. Gidip görmüş biri olarak korkacak çok da birşey olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim ama yine de uyanık olmanız için bunları sizinle de paylaşacağım:
- En sık bahsedilen dolandırıcılık yöntemi: “Bugün orası kapalı” dolandırıcılığı. Sizin bir turistik mekana (tapınağa, otele, AVM’ye vs) gitmek üzere olduğunuzu gören dost canlısı bir insan yanınıza gelip “bugün / bu saatte o yerin kapalı olduğunu ama ne şanslısınız ki normalde ücretli olan bilmem nereyi şuan ücretsiz ziyaret edebileceğinizi” söylüyor. Ve sizi oraya hemen götürebileceğini. Tabi külliyen hepsi yalan. Amaç size şehir turu yaptırıp bir de komisyon aldıkları yerlere götütüp alışveriş yaptırmak. Bu arada yanınıza gelen ya da karşılaştığınız kişi resmi kıyafetli ya da üniformalı bile olabiliyormuş. Siz gitmek istediğiniz yerin kapısını gözünüzle görmeden kimseye inanmayın. Aslında Tayland’da tursitik mekanlar (tapınaklar vs) bazı günler kısmen kapalı olsa da hiçbir zamantamamen kapalı olmazmış. Bunun diğer versiyonları: siz bot beklerken yanınıza gelip bu bot bugün gelmez, tren beklerken trenler bugun çalışmıyor vs vs
Benim araştırmalarımda en sık rastladığım dolandırıcılık bu olmasına rağmen Bangkok’ta Büyük Saray’a doğru elimizde haritalarla (biz tursitiz diye bas bas bağırarak) yürürken yanımıza yanaşan tatlı amcanın ağzından “şuan orası kapalı ben sizi şuraya götüreyim” cümlesini duyana kadar kötü niyetinden şüphelenmemiştim. Hatta Alp’e bu olayları gitmeden önce anlatmış olmama rağmen adamın yanından koşar adım kaçmamı önce anlayamadı J - Thai gem scam: Mücevher alışverişi dolandırıcılığı: yine dost canlısı ve sadece sizin iyiliğinizi düşünen bir arkadaş size yanaşıp “hükümetin öğrencilere, her sene bir kereye mahsus vergisiz değerli taş satma hakkı verdiginden” (böyle bir uygulama yok) bahsedip taş satmaya çalışması. Burada amaç uyruruk yarı değerli taşları çok yüksek fiyata satmak. Bu dolandırılık yukardaki doladırıcılık ile birleştirilebiliyor da.
- Araç ve Jet Ski Dolandırıcılığı: sahil kesimlerinde Jet Ski kiralamak istediğinizde Jet Ski’yi size denizde gösteriyorlar (bakıyorsunuz araçta bir sıkıntı yok) ve siz kiralamanız bitirip döndüğünüzde aracı karaya çıkarıp denizdeyken göremedğiniz (ve sizinle hiç alakası olmayan) tüm çizik ve hasarların bedelini talep diyorlar. Vermek istemezseniz bıçakla tehtit ediyorlar. Zaten pasaportunuz da ellerinde L bu konuda polislerin de işbirliği içinde olduğu ve polis çağırmanın da bir faydası olamadığı söyleniyor. Bu gibi durumlardan ötürü de araba, motor kiralamalardan da uzak durmak ya da çok temkinli olmakta fayda olduğu belirtiliyor.
- Tren otobüs istasyonlarında biletlerinizi ana gişelerden almak ve size gelip yardımcı olmaya çalışan insanlardan da uzak durmak gerekiyor. Zaten biri durup dururken gelip size niye yardım etsin ki.
- Bangkok’tan farklı bir sehre otobus ile gitmeniz gerekiyorsa biletinizi devlete ait otobus terminallerinden almalı, özel turizm acentelerinden uzak durmalısınız. Bu özel firmalarda hırsızlık olayları sıklıkla yaşanıyormuş. Özellikle Bangkok Khaosan Road’daki özel firmalara çok dikkat etmek gerekiyormuş.
- Dolandırıcılıgı sadece Taylandlılar yapmıyorlar. Dolandırıcılık konusunda bizim gibi araştıran kitleyi kandırabilmek için Avrupalı kişileri de bu işlerde kullanıyorlar.
Önlemler (Bunlar aslında tüm yurt dışı çıkışlarınız için geçerli olabilir)
- Yanınızda çok fazla para taşımayın,
- Paranızı bölerek taşıyın,
- Pasaportunuzun birkaç fotokopisini alın ve bir kopyayı yanınızda taşıyın aslını yanınıza almayın,
- Olası bir saldırı anını göz önüne alarak yanınıza bir sahte cüzdan taşıyın bunda eski ya da kapalı kredi kartı bi miktar para vb şeyler koyun ve cüzdanınızı isteyen kişilere bunu verip kurtulun.
- Ayrıca bu tarz hırsızlık dolandırıcılık gibi durumlarda iyi ingilizce bilen Turist polisini arayabilirsiniz. Numaraları 1155 (ücretsiz olduğu ve her telefondan aranabiliceği yazıyor ama umarım bunu gerçekten öğrenmek zorunda kalmazsınız)
Sağlık
Tayland’a giriş için zorunlu bir aşı yok ama yine de dönemsel salgın vb durumlar için gitmeden önce mutlaka Seyahat Sağlığı Merkezi‘nden bilgi alın. Önerilen aşılar ise:
Hepatit B: Kan, iğne, cinsel yollarla bulaşabiliyor. Benim bunlarla işim olmayacak diye düşünseniz de başınıza ne geleceğini bilemezsiniz. Orada geçireceğiniz bir kaza hastalık durumunda bir de bulaşıcı hastalık kapma riskine girmeye gerek yok. Hepatit B’yi yurt dışına çıkmasanız bile aslında tamamlamanız gerektiği düşünülünce eğer aşınız yoksa gitmeden önce yaptırmanız çok faydalı olur. (Benim aşım yoktu ve gitmeden önce son doz hariç aşılarımı oldum. Aile hekimlerinde biraz zor olsa da bu aşıyı ücretsiz olarak yaptırabiliyorsunuz ya da ücreti ile eczanelerde)
Bu arada Tayland güzel ve ucuz dövmenin adresi. Bir çok yerde dövme salonları mevcut. Eğer kafanızda böyle bir plan varsa mutlaka aşınızı tamamlayın.
Hepatit A: Su ve yiyeceklerle bulaşabiliyor. Tayland gibi çok da hijyenik olmayan bir yere gittiğimiz düşünülünce bu aşı olmazsa olmaz gibi. Ama 30 yaş civarlarındaki insanların genellikle buna bağışıklığı oluyormuş. Aşı olmadan önce mutlaka bağışıklığınız var mı diye test yaptırın. Ben test yaptırdığımda dendiği gibi bağışıklığım olduğunu gördüm.
Sıtma: Eğer büyük şehirlere gidiyorsanız önerilen bir önlem yok, yalnız ülke sınırlarındaki alanlara gidecekseniz ormanlık alanlarda kamp yapacaksanız önlem almak gerekebilir. Bunun için güncel durumu yine Seyahat Sağlığı Merkezi‘nden teyit etmek lazım.
Herşeye rağmen bir sağlık sorunu yaşarsanız çok endişe etmeyin Tayland’da sağlık hizmetleri gayet başarılıymış. Yalnız ücretleri yüksekmiş. Gitmeden yurt dışı sağlık sigortanızı yaptırın ve dökümanlarını yanınızda almayı unutmayın. Biz Yapıkredi’nin Adios kredi kartını kullanıyoruz ve uçak otel vb harcamalarımızı bu kartla yaptığımızda ücretsiz olarak seyahat sağlık sigortamızı alabiliyoruz.
Temizlik – Hijyen
Yemek konusunda sokak yemeği işlerine pek girmezseniz temizlik açısından sıkıntı çekeceğiniz bir şey yok. Biz midelerimiz hassas olduğu için ve ben değişik tatlara tamamen kapalı olduğum için hiç sokaktan bir şey yemedik. Hep dünya mutfağı sunan restaurantlarda yedik ama dikkat edilecek bir konu daha var ki o da çeşme suyu! Tayland’ın çeşme suyu zaten içmeye elverişli değil ama dışarıda kullanılan tüm buzlar çeşme suyundan yapılıyormuş. Biz bu konuya çok dikkat ettik hatta diş fırçalarken bile dışarıdan aldığımız içme sularını kullandık, içeceklerimizi söylerken özel olarak buzsuz olmasını istedik vs ama dikkatimizden kaçan içinde buz olduğunuz bilmediğimiz / sonradan fark ettiğimiz de bir sürü şey içtik. Hassas bünyeli olmamıza rağmen bir rahatsızlık çekmedik. Yani tabi dikkat etmek lazım ama öcü gibi kaçılacak bir durum da yokmuş bence.
Tapınaklara girerken ayakkabılarınızı çıkarmanız gerektiğinden bahsetmiştim. Tapınaklara çok fazla sayıda turist çıplak ayakla giriyor. Bu da ayak mantarı kapma riskine neden oluyormuş. Özellikle sahil kesimlerinde ayaklar sürekli ıslak olduğu için iyileşme süreci de uzun oluyormuş. Önlem olarak tapınaklara girmeden deniz çoraplarından giyebilirsiniz ya da en kötü yanınızda yedek çorap taşıyıp onla girebilirsiniz. Biz çorapla girdik ve bir sorun yaşamadık.
Tayland’da genel olarak tuvaletler çok temizdi ama öyle 2 nokta var ki (Similan Adası ve Bangkok Yüzen Pazar) ben hayatımda öyle kötü tuvalet görmedim. Sanırım bu sıkıntı daha ziyade tursitin çook yoğun ama alanın küçük olduğu ücra adalar vb yerlerde rastlanan bir sorun. Genel olarak turla gittiğimiz adalarda tuvaletler pek iyi değildi ve ayrıca çeşme olmasına rağmen sabun ve havlu pek yoktu. Bu konulara genel olarak nasıl çözüm bulduğumu Seyahatlerde Tuvalet Hijyeni yazımda okuyabilirsiniz.
Önemli bir diğer konu da Tayland’da kanalizasyon alanlarının kapaklarının pek güvenli olmadığı. Bunu okumuştum ama gittiğimizde de gerçekten kırıp dökük betonumsu şeyler vardı kapak niyetine. Bu tarz yerlere basmamaya özen göstermek gerek. Ben küçüklüğümde yaşadığım 2 olay nedeniyle zaten Türkiye’de bile basmam o tarz yerlere ?
Thai (Tay) Masajı
Meşhur Thai (Tay) masajının temel yapısını Hint Yoga ve Çin geleneksel tıbbı oluşturuyor. Pasif yoga olarak da geçiyor ve ince keten bir kıyafetle yapılıyor. Çekme, germe ve belli noktalara bası uygulaması ile yapılan biraz sert bir masaj. En lüks otellerden sokak aralarındaki dükkanlara kadar pek çok seçeneğiniz var ama en doğru adres Tay masajının doğduğu yer olarak bilinen Wat Pho(Bangkok). Burda masaj yaptırabileceğiniz gibi kurs da alabiliyorsunuz. Yalnız çok talep gören bir yer olduğu için fiyatlar ortalamanın üstünde ve sıra beklemeyi göze almanız gerekiyor.
Biz sert masaj sevmediğimiz için Thai masajını hiç denemedik ama birçok yerde masaj yaptırdık ve genelde hep memnun ayrıldık. Hatta Krabi’de öylesine bir sokak masaj salonunda refreksoloji masajı yaptırırken Alp’in masörü, ayak tabanındaki baskılara Alp’in verdiği tepkilerden mide-sindirim sorunları yaşadığını anladı. Yani bir çoğu gayet profesyonel.
Muay Thai – Thai Box
Muay Thai geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan, bir savaş sanatı. Eski Tayland askerlerine öğretilen savaş tekniklerinden oluşturuşmuş, yumruk, diz, dirsek ve tekmelerin kullanıldığı sert bir dövüş.
Tayland Boksu olarak da biliniyor. Tayland, Myanmar, Kamboçya, Laos gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde oldukça popüler.
Birçok yerde dövüşleri izleyebiliyorsunuz. Hatta bangır bangır müzik çalan araçlarla dövüşlerin saat ve yeri duyurulup insanlar davet ediliyor.
Biz dövüş sanatlarından hiç hoşlanmadığımız için pek ilgi göstermedik ama Muay Thai hakkında daha detaylı bilgiye Türkiye Muaythai Federasyonu’ndan alabilirsiniz.
Rotayı nasıl belirledik?
Aralık doğumlu ve kıştan nefret eden bir kış çocuğu olarak en büyük hayalim doğum günümü yazın kutlamaktı. Doğum günüm yaza gelmiyorsa yaz doğum günüme gelsin felsefesi ile ters yarım küredeki Tayland hem tropik iklimi hem de görece ucuzluğu nedeniyle seçimimiz oldu.
Seyahat edenler bilir ülkeye karar verdikten sonra en zor şeylerden biri rotayı belirlemektir. Bizim de son rotamız “Phuket (4 gün) –> Phi Phi Don (3 gün)–> Krabi (4 gün)–> Bangkok (3 gün)” olsa da aslında muhteşem görselli tapınakları olan Chiang Mai ve Tayland’ın Maldivleri olarak geçen müthiş bir denizi kumu olan Koh Lipe de listemizdeydi. Tabi ülkenin bir ucundan öbür ucuna bu yerlerin hepsine gitmek mümkün olmayacaktı. Chiang Mai’yi Myanmar taraflarına, Koh Lipe’yi de Malezya taraflarına bir seyahat yaparsak gitmek üzere mecburen rafa kaldırdık.
Gitseydik Koh Lipe’ye Phi Phi’den geçecektik. İnternette araştırdığımda bu konuda pek kaynağa rastlayamamıştım. Tek bulduğum link buydu: Phi Phi Island to Koh Lipe . Pek emin de olamamıştım ikisi arasında sefer olup olmadığına ama Phi Phi’ye vardığımızda bunun mümkün olduğunu gördüm. (Bu arada Phuket’ten ve Krabi’den de Koh Lipe’ye daha rahat ulaşabiliyorsunuz) Yalnız mesafelerin uzun olduğunu unutmayın: Phuket‘ten 8:30, Phiphi’den 9:30’da kalkan feribot 13:30’da Koh Lipe’ye varıyor. Krabi – Koh Lipe arası da 6 saat civarı.
Eğer planlarınızda Koh Lipe olursa 2 ay adada kalmış Başka Bir Dünya‘nın bloğunu okumanızı tavsiye ederim.
Bu arada bizim rotaya bakınca genelin tersine olduğunu görüyorsunuz. Normalde insanlar önce Bangkok’tan başlayıp Phuket‘e doğru inerler. Ben doğum günümü tropik bir adada geçirmek istediğim için böyle ters bir rota belirledik ama bu durum, Bangkok’ta sadece hafta sonları kurulan Chatuchak Pazarı’ndan vazgeçmemize mal oldu. Chatuchak, 27 kısım ve 15.000’den fazla dükkandan oluşan çok büyük bir açık hava pazarı. Çeşitliliği ve ucuzluğu ile meşhur. Eğer ille buraya gitmeliyim derseniz Bangkok seyahatinizi hafta sonuna denk getirmelisiniz.
Rotamızdan memnun kaldık mı? Kesinlikle EVET! Rota tabi sizin ne istediğinize bağlı. Biz daha çok deniz kum güneş istemiştik. Bu doğrultuda bir rota çizdik. Tüm adaları ve çevrelerini doya doya gezdik. İyi ki Phiphi’de konaklama yapmışız dedik çünkü kesinlikle günübirlik gezilebileck bir yer değil. Hatta kesinlikle Phuket‘ten daha güzel. Phuket’e 4 gün ayırdığımıza da pişman değiliz çünkü onu da Old Town, Similan Adaları, Fil Barınağı turu vs derken doya doya yaşadık. Bir tek Krabi için 4 gün fazlaydı. O da Koh Lipeyi son anlarda çıkarınca mecburen oldu. Krabi’nin kendisi çok güzel olmasa da etrafında çok güzel adalar var ondan da pek pişman değiliz ? Bangkok 4 günü daha çok hak ediyordu ama artık bir dahakine kısmet ?
Tayland ucuz bir ülke mi? Pazarlık yapmak ya da yapmamak!
Bunu kısaca özetliyeceğim; Geçmiş borun pazarı… Tayland bundan 10 sene kadar önce komik denecek kadar ucuzmuş. 5-6 sene kadar önce ucuzmuş. Şuan ise normal seviyelerde. Bir Avrupa pahalılığı yok ama sudan ucuz denebilecek bir durum da yok. Örneğin sokak yemeği yiyemiyorsanız dünya mutfağından lüks olmayan ortalama bir yerde kişi başı bir pizza + içecek 350 – 400 Baht (2017 için 35 – 40 TL civarı). Temiz eli yüzü düzgün lüks olamayan bir otelde konaklama geceliği 250 – 300 TL (2 kişi).
Bu durum bizim gibi hostellerde ortak wc’li yerlerde kalamayan bilmediği sokak yemeklerini yiyemeyenler için geçerli. Eğer nerde olsa kalırım ne olsa yerim derseniz çok turistik bir ülke olduğu için fazlaca alternatif sunuyor. Daha uygun bütçelerle de gezinizi tamamlayabilirsiniz.
Gitmeden okuduğumuz her kaynakta mutlaka pazarlık yapılması gerektiği bir şeyi 3’te bir hatta 4’te bir fiyatına alınabileceği yazıyordu. Pazarlıktan nefret eden ve beceremeyen kişiler olsak da kazıklanmamak ve birşeyleri ederinden pahalıya almamak için bir kaç pazarlık denememiz oldu ama şunu söyleyebilirim ki evet bi miktar pazarlığa açıklar ama devamına pek tahammülleri yok. Hatta arkalarını dönüp gidiyorlar siz bakakalırken.
Hala ucuz olan tek şey de sanırım Thai Masajı. Abartısız olarak adım başı göreceğiniz masaj salonlarında 1 saatlik ayak masajı ortalama 300-400 THB (2017 için 30-40 TL civarı) 90 dakikalık Thai Masajı 1200-1300 THB. Bu fiyatlara Türkiye’de masaj yaptırmak mümkün değil. Gitmişken bol bool masaj yaptırın!
Biz ne kadar harcadık?
Biz uçak hariç 2 haftada, 2 kişi 14 bin TL gibi bir rakam harcadık. Lüks olmayan ama merkezi ve temiz otellerde konakladık, lüks olmayan ama temiz ortalama dünya restourantlarında yedik ama her lokasyonda dibine kadar gezdik. Orada gidilecek neresi varsa gittik, yapılacak ne varsa yaptık diyebilirim ve hep özel turlar yaptık, çoklu turlara katılmadık bu da maliyetlerimizi biraz arttırdı ama hiç pişman değiliz ? Maliyetleri ayrıca lokasyonları yazarken detaylıca belirticem nereye ne harcadığımızı.
Biz gittiğimizde 1 THB: 0,11780 TL – 1 USD: 3,8367 TL idi.
Tayland’a giderken yanımıza ne almalı? Biz ne aldık ne almadığımıza pişman olduk?
- Mide ve bağırsak düzenleyici – Çok değişik bir kültüre gidiyorken olmazsa olmaz! Alp zaten mide sorunları yaşadığı için Lansor cepteydi ek olarak bağırsak düzenleyici olarak Reflor da aldık.
- Mide bulantısı ilacı – Özellikle adalardan uzak noktalara sürat botları ile bir yolculuk planlıyorsanız. Biz Metpamit almıştık. Ayrıca zencefil doğal bir mide bulantısı kesici. Ben yanıma zencefilli şekerlerden de biraz almıştım.
- Sinek savar – Adalarda fazlaca sineğe maruz kalınıyor. Ordaki marketlerde de bu tarz ürünler satılıyor ama içeriğini rahatça okuyayım bildiğim ürünü alayım derseniz bavula atmalı.
Daha önceki blog yazılarımı okuduysanız sineklerden ne kadar muzdarip olduğumu biliyorsunuzdur. Sinek ısırıklarım KOCAMAN (tenis topunu ikiye bölün o kadar kocaman) şişip, kaşınmanın üstüne geçip nerdeyse ağrı yapıyor ? Bu bahsettiklerim de Yunanistan, İtalya gibi Avrupa sinekleriydi. (Evet sinekleri kendine çeken bir insanımdır ama Türkiye’de sineklerde böyle bir sorun da yaşamıyorum.) O tropik sineklerden o kadar korktum ki kalkıp doktora gittim ? O da bana Fenistil ve alerji ilacı (Zyrtec 10 mg) verdi. Eğer bir kaç ısırık olursa Fenistil sürmemi ama çok fazla ısırığa maruz kalırsam alerji hapı yutmamı önerdi.
Bitkisel deet içermeyen bir sinek kovucu aradım ve defansın okaliptüslu sinek kovucusunu aldım yanıma. Keşke unutmayıp düzenli sıksaydım da size daha güzel yorumlayabilseydim. Yine sıkmayı unuttuğum bir gün acayip sinekli bir bölgeden geçtim ve tüm bacaklarım delik deşik oldu. Ama korkacak çok bişey yokmuş yine Avrupa sineği ne kadar şişiriyorsa o kadar şişti ısırıklar ?
- Güneş koruyucu – Alp de ben de beyaz ve hassas tenli insanlarız. Bu yüzden bizi Tayland güneşinden koruyacak ama aynı zamanda bitkisel olacak, vegan ve hayvanlar üstünde test yapmayan bir ürün için baya araştırma yaptım ve sonunda Eco Cosmetics’in 50 faktörlü güneş koruyucusunu aldım. Kimyasal içermeyen ürünlerde 50 faktör pek inandırıcı değil derler ama biz bu üründen çok memnun kaldık. Öyle ki 5 günün sonunda baktık hala bembeyazız “eee yeter artık” diyip sürmeyi bıraktık da ondan sonra yanmaya başladık. Şunu da belirteyim hiç bir zaman güneşin atında malak gibi yatmadık ama denizde çokca zaman geçirdik yürürken gezerken fazlaca güneşe maruz kaldık ve güneş kremi konusunda da aşırı hassas davranmadık yani her denize girip çıkınca tazele vs yapmadık. Buna rağmen çok yeterli geldi ama bizim gittiğimiz mevsim “Serin Mevsim” diye geçiyordu ve hiç bir zaman aşırı bunalma güneşte kavrulma hissi yaşamadık. Diğer mevsimleri için konuşmayayım ama “Serin Mevsim” için Eco Cosmetics çok yeterli bir ürün. Tek sıkıntısı bitkisel bir ürün olduğu için biraz zor sürülmesi ve hafif beyaz bir tabaka bırakması.
- Su geçirmez çanta – Bu bizim çok kararsız kaldığımız bir konuydu. Sonra da ne gerek var diyip almadık ? ama bazı noktalarda öyle lazım oldu ki baya pişman olduk. Adalar çok küçük olduğu için iskeleleri yok ve bazen deniz çok dalgalanabiliyor; tekneler karaya yanaşamıyor. Açıkta demirleyen teknelere sizin gitmeniz gerekiyor. Çantaları rehberler ya da kendiniz başınızın tepesinde tutarak taşıyorsunuz ? Tabi Allah kerim, giderken bi an ayağınız bi kayaya vs takılsa dengenizi kaybetseniz çantalar hop denize ? Bu riske girmeye hiç gerek yok. En azından telefon fotoğraf makinesi gibi teknolojik aletleri koyacak küçük bir su geçirmez çanta mutlaka alın. Tükiye’den taşımak istemezseniz adalardan da rahatlıkla alabilirsiniz. Hemen heryerde satılıyor.
- Su altı çekimi için ekipmanları. İlle dalış yapmanıza gerek yok diz hizasında bile envavi çeşit balık görebiliyorsunuz. En kötü telefonlar için olan kılıflardan bile olsa yanınıza alın. Unutursanız da sıkıntı yok adalarda bir çok yerde de bulabilirsiniz.
- İklim bölümünde bizim nemsiz dönemde gittiğimizden bahsettim ama sanırım buraların farklı bir nemi var. Gündüz evet hiç bunalmadık ama gece dışarı balkona astığımız hiçbir şeyi sabah içeri kuru olarak alamadık. Hep nemliydi. Bu yüzden yanınıza alacağınız havlu vb şeyleri daha rahat kuruyan malzemelerden seçmeniz faydalı olacaktır.
- Tuvalet ekipmanları – Seyahatlerde Tuvalet Hijyeni yazısındaki tüm malzemeler
Tayland’dan ne alınır?
Gitmeden önce yaptığım araştırmalarım sonucunda Tayland kafamda kocaman bir “bi milyoncu” gibi canlanmıştı. Çok çeşit var heryerden bişeyler çıkıyor ama kalite yok. Gidince de fikrim değişmedi. Hemen hemen heryerde (Phuket, Phiphi, Krabi) hep aynı çantalar elbiseler tişörtler vs. Ve hepsi de nerdeyse aynı fiyat. Adalardan çok uzak olduğu için Bangkok biraz daha farklı seçenekler sunuyordu ama o da yine Bangkok genelinde bir tekrar barındırıyordu. Kaliteli şeylere rastlamadık mı? Tabi ki ara sıra rastladık ama onların fiyatı da Türkiye ile yarışır hatta geçerdi. Ama yine de ne alınır derseniz?
- Aloevera jel – Ben açıkcası katkısız saf bir jel bulamadım ? İçinde bi ton kimyasal olan şeyleri de kullanmamaya çalışıyorum. Belki benim İngilizcem ve içerik bilgim yeterli gelmemiş olabilir. Siz bu konularda daha iyiyseniz bakınmanızı tavsiye ederim. İyi bir aloevera jelin faydaları saymakla bitmez.
- Tik ağacından yapılan objeler, filler Buddha’lar vs
- Filli çantalar, tişörtler, şalvarlar vs ?
- Kaşmir şallar
- Hasır çantalar – Bunu gitmeden not almıştım ama Tayland’da sadece Krabi’de 1-2 dükkanda hasır çanta gördüm onlar da ne ucuzdu ne de güzeldi.
- Tiger Balm – Asya’nın mucizevi kremi. Ağrılara, sinek-böcek ısırıklarına vs çok iyi geldiği söyleniyor. İkisinden de çok çeken biri olarak ilk gördüğüm yerde hemen aldım ? Peki söylendiği kadar mucizevi mi diye sorarsanız; ne yazık ki değil ? Benim migrenim var normal baş ağrılarında belki etkilidir ama migren konusunda bu arkadaşa çok güvenmeyin. Yanıma aldığım sinek savarı sıkmayı unuttuğum bi gün ciddi bir sinek saldırısına uğramıştım bacaklarımda kocaman sinek ısırıkları vardı. Tiger Balm bunları hafifletmeye de hiç yaramadı. Ama benim dertlerim insani boyutlarda değil siz yine de Asya’nın bu ünlü kremine bir şans verin ? Tiger Balm’ın 2 çeşidini göreceksiniz biri beyaz biri kırmızı. Beyaz olan sürdüğünüzde soğutma etkisi yaparken kırmızı olan sıcaklık veriyor. Bunların haricince sinek savar, ağrı bandı vb farklı ürünleri de var. Tüm ürünleri resmi sitesinden inceleyebilirsiniz: Tiger Balm
Ayrıca Tayland gece pazarlarıyla da ünlü. Alışveriş konusunu bölgelerin detaylarını yazarken ayrıca ele alıcam.
Tay yemekleri – Vejetaryenler Tayland’da ne yer?
Bu konuya detaylı yer vermek istedim: Thai yemekleri, Meyveleri – Vejetaryenler Tayland’da ne yer? linkinde ayrıntıları anlattım.
Tayland’a turla mı gitmeli? Kendimiz gidemez miyiz?
Kesinlikle kendiniz planlayarak çok rahatlıkla gidebilirsiniz. Biz hiç zorluk çekmedik ki bizim çok kısıtlı bir İngilizcemiz var. Ama ben gitmeden (yukarda da görüldüğü gibi) çok detaylı bir araştırma yapmış ve rota çizmiştim ki hepsini zaten burda sizle paylaşıcam. Bu arada bizim İngilizcemiz kısıtlı ama Tayların da müthiş bir İngilizceleri yok. Amaan zaten ülke sorunlarını tartışamayacaksınız gerekli şeylerde de çok rahatlıkla anlaşılıyor. Ayrıca çok turist çeken bir ülke olduğu ve gelirlerinin büyük bir kısmı turizmden geldiği için bir çok şeyi buna göre ayarlamışlar. Turlar, ulaşım vs. Örneğin;birçok adada tura kaydolunca söyledikleri saatte gelip sizi otelinizin önünden alıp turu gerçekleştirip yine otele bırakıyorlar. Bu konularda organize ve profesyoneller.
Biraz Tayca öğrenelim ?
Erkekler kelimelerin sonuna –krap / – kap, kadınlar –kaa eklerini getiriyor. Örneğin
- Merhaba
Erkek: Savadi krap veya Savadi kap – Kadın: Savadi kaa - Teşekkür ederim
Erkek: Kap hun krap veya Kap hun kap – Kadın: Kap hun kaa - Soi: Sokak
- Wat: Budist Tapınağı
- Koh / Ko: Ada
- Ao: Körfez
- Wai: İki eli birleştirerek yapılan selamlama
- Bay: Koy
- Hong: Adalarda “oda” anlamına gelen oyuklar
Instagram’dan Güzel Tayland Hesapları
Sizi bilmem ama ben gitmeden önce o ülkeye, şehre ait Instagram hesaplarını mutlaka takibe alırım. Birçok blogdan yazıdan öğrenemeyeceğiniz şeyleri buralardan öğrenebiliyorsunuz. Fotoğraf ilhamları da bonusu ? Ayrıca Instagram’ın yeni sayılabilecek özelliklerinden biri olan etiket takibi de çok faydalı oluyor.
Benim gitmeden takibe aldığım bazı hesaplar aşağıda. Hatta döndükten sonra bile takipten çıkamadım ?
View this post on Instagram
? @bank.24oct What is your favorite temple in thailand?
A post shared by Amazing Thailand (@amazingthailand) on
Bu kadar bilgiden sonra özet olarak şunu da eklemek istiyorum; evet Tayland’a aklımızda bir çok soru ve biraz tedirginlikle gittik ama hiç bir sorun yaşamadığımız gibi çok keyif aldığımız ve unutamadığımız harika bir gezi oldu bizim için. Şuan bir yerden uçak bileti çıksa 15 dakikada valizimizi hazırlayıp uçağın kapısında oluruz
Bizim çektiğimiz fotoğraflara da #mavibavultaylandigeziyor etiketi ile Instagram’dan ulaşabilirsiniz.
İlginizi çekebilecek diğer Tayland yazılarım:
Uzun Uçuşlarda Dikkat Etmeniz Gerekenler ve Jetlag Sorunu
Tayland Yemekleri ve Meyveleri – Vejetaryenler Tayland’da ne Yer?
Tayland’a gitmeden önce endişelerimin büyük bir kısmını “ben ne yiyeceğim” cümlesi dolduruyordu. Yeniliklere açık olmayan bir vejetaryen olarak aç kalmaktan baya korkmuştum. Thai yemekleri de öyle bir şey ki acı-ekşi-tatlı bir arada. Seven bayılıyor sevmeyen nefret ediyor. Biz ne yazık ki 2. gruba dahil olduk ? Aslında Alp yeni şeyler denemeyi sever ama ona da hiç hitap etmedi Tay yemekleri. Peki zorluk çektik mi?
Şimdi erkek okuyucuları başka sayfalara alalım biz biraz kızkıza konuşucaz ?
Seyahat etmek güzel hoş bir de şu tuvalet sorunu olmasa…
Eğer siz de benim gibi otel ayarlarken konumundan önce tuvaletine bakanlardan, dışarlarda pis bir tuvalete girmektense saatlerce tutanlardan ve sırf bu yüzden sıvı tüketmeyenlerden misiniz? Ben tam böyleydim ta ki Milano gezisi dönüşü sistit olana kadar ? Üroloğun şu cümlesi hala kulaklarımda: “En kötü tuvalete girmek tutmaktan iyidir” Evet mutlaka doğrudur ama pislik içerisinde bir tuvalete ben asla gi-re-mi-yo-rum ? Bunun için çözümler oluşturdum:
Tayland seyahati bizim ilk uzun ve aktarmalı uçuşumuzdu, biraz tedirgindik. Bu yüzden uçusu minumum rahatsızlıkla atlatmak için araştırmalar yapmıştım.
Bizim uçuşumuz Qatar Airways ile Doha aktarmalı olarak Phuket’e idi. İstanbul Sabiha Gökçen’den 13:00’te binip, 14 saattlik bir yolculukla ertesi gün saat 07:00’de Phukete indik. (Tayland bizden 4 saat ileride)
Şimdi okuyup öğrendiklerimi ve deneyimlerimi sizinle de paylaşacağım:
Sevdiğimiz arkadaşımız Barış, Milano’daki Formula 1 Yarışlarını izlemek isteyince bayramdan istifade biz de peşine takıldık ve 4 günlük bir Milano gezisi çıktı ortaya.
Milano birçok kişinin geçerken uğradığı, işi düşmedikçe pek vakit geçirmediği bir yer. Aslında biz de geçen sene yaptığımız büyük İtalya turumuzda es geçmiştik Milano’yu ama bu sefer 4 koca günümüzü oraya ayırdığımız için detaylı araştırmaya başlayınca ne kadar yanıldığımızı gördüm. Gezecek görecek ne çok yeri varmış; tarihi yerleri, alışveriş caddeleri, Brera’sı, Corso Como’su, Isola’sı derken daha gitmeden sevmiştim Milano’yu. Gidince de hiç hayal kırıklığına uğratmadı beni / bizi ?
Milano tipik Roma, Floransa şehirlerinden biraz daha farklı. Onlar gibi daracık ve her tarafından tarihi eser fışkıran sokakları çok yok ama sadece Duomo-moda-alışveriş de değil. Bir tramvay/taksi ya da yürüme mesafesindeki yakın bölgeleri görmezseniz eksik kalır. Romantik kanallar bölgesi Navigli’si, bohem Brera’sı, Corso Como’su, sokak sanatları ile meşhur Isola’sı ve yeni hareketlenen Tortona’sı ile çok daha fazlasını içeriyor.
Milano yeme içme rehberinden önce aşağıdaki yazıları okumak isteyebilirsiniz:
Milano Gezi Rehberi
Milano Bölgeleri
Milano’da yeme içme
Luini
La Rinascente’nin yan sokağında bulunan Luini, Panzerotti yemek için Milano’daki en doğru adres. Zaten önündeki uuuuzun kuyruktan da doğru yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Panzerotti de nedir derseniz bizim pişilerimize benzeyen ama biraz daha kalın yapılı bir hamur işi ve pişiden daha az yağlı. İçi de peynir ıspanak vb çeşitlerle dolu. İçi etli olanları da varmış. En meşhur Panzerotti’leri mozeralla domatesli olanı ama ben ıspanaklıyı da çok sevdim. Otelimizin kahvaltısı pek bana göre olmayınca bir kaç gün kahvaltımı buradan yapma şansım oldu. Hem sabah erken saatlerde geldiğinizde o kuyruktan eser olmuyor. Luini’de oturma yeri yok Panzerotti’nizi alıp yola koyuluyorsunuz ya da herkes gibi bir kapı önüne oturup afiyetle yiyorsunuz. Bu arada Luini sadece Panzerotti yapmıyor bir çok tatlı tuzlu çeşit mevcut. Arkadaşım bir gün içi çikolata parçacıklı bir kurabiyesinden yedi kendinden geçiyordu nerdeyse )
Kesin kesin buraya uğrayın!
Tripadvisor puanı: 4 (12.859 inceleme)
Pina Cafe Pizza Restaurant
Pina Cafe Pizza Restaurant merkezde tam Duomo’nun karşısında. Ben burda 4 peynirli pizza ve Penne Arabiata makarna yedim, 2’si de güzeldi. Carbonara yiyenler masadan pek memnun kalkmadı yalnız. Bulunduğu yer itibariyle fiyatlar lezzete oranlar biraz pahalı tabi. Tripadvisor puanı oldukça düşük, yani tabi Milano’daki en lezzetli yemekler burada değil ama bu kadar düşük puanı da hak etmemiş bence.
Tripadvisor puanı: 1,5 (54 inceleme)
Galleria Restaurant & Pizza
Burası Galleria Vittorio Emanuele II’nin içinde biz de tesadüfen oturduk burda ama çok beğendik ve 2 günümüzde burada yemek yedik. Pizzaları odun fırınında yapılıyor. Menüde 26 çeşit pizza var. Ortamı da çok nostaljik.
Ben ilk gün Gnocchi yedim; etrafı çok ince hamur sarılı ufak patates parçaları gibi düşünebilirsiniz bunu. Üstünde de domates sos ve kaşar var. Ben bir patates aşığı olarak bunu pek sevmedim. Ama benim tabağımdan deneyen herkes sevdi. Bende de bir sorun olabilir. Kendiminkini sevmeyince hop tabağımı tabi ki Alp’inkiyle değiştirdim. Saolsun huyumu bildiği için genelde benim de yiyebileceğim şeyler söyler. O da Capricciosa (Domates, mantar, mozarella, enginar kalbi ve zeytin) yiyordu ben kapmadan önce. Ben bu pizzaya bayıldım hele enginar seviyorsanız kesin tavsiye.
Calzone yiyenler de masadan çok memnun kalktı. Calzone benim ilk defa gördüğüm bir pizza. İnce hamurlu kapalı şiş bir pizza geliyor önünüze. Etsiz çeşidi menüde yoktu ama konuşulursa bence etsiz versiyonlarını da yaparlar diye düşünüyorum.
Bir de burada Greek salata söylemiştik gelen salatanın klasik Greek salatayla bir ilgisi yok; semizotu, soğan, domates, peynir ve zeytinle servis yapılıyor. Ama zeytinyağına da zeytinlerine de ba yıl dık! Çok çok iyiydi! Hala sayıklıyorum o derece!
Fiyatları da Galleria içinde diye sizi çok korkutmasın. Öyle uçuk pahalı değil; örneğin Capricciosa 13 Euro, Calzone 13-16-20 Euro arası
Tripadvisor puanı: 4,5 (1,212 inceleme)
MAIO Restaurant
Maio, La Rinascente alışveriş merkezinin en üst katında.
O gün aç olmadığım için ben burada bir şey yemedim ama masadaki herkes et yedi ve hiç ama hiç beğenmediler. Daha önceki senelerde daha iyi yemekler varmış ama ya el değiştirmiş ya ada bir aşçı değişikliği olmuş belki de.. Aslında duomo’yu tepeden gören manzarasıyla güzel bir ortamı vardı halbuki. Fiyatlar da genel Milano ortalamasına göre bile biraz daha pahalı..
Tripadvisor puanı: 4 (1.605 inceleme)
Terazza Aperol
Burası Duomo’yu harika gören manzarasıyla kalpleri fethediyor. Tahmin edersiniz ki Duomoyu boş bulup fotoğraf çekmek imkansıza yakın ama buranın kuş bakışı sayesinde Duomo ile başbaşa kalabilirsiniz. Sabah saat 11:00’de açılıyor. Ve önünde daha açılmadan kuyruk oluşuyor. Fiyatlar böyle bir yere göre normal.
Tripadvisor puanı: 3,5 (1.519 inceleme)
Amorino
Milano’nun meşhur dondurmacılarından.. Biz Brera’daki şubesinden yemiştik ama Galleria içinde ve Navigli Bölgesinde de birer şubesi var.
Tripadvisor puanı: 4 (545 inceleme)
Milano’nun diğer meşhur dondurmacısı ise Grom
Motta
Galleria Vittorio Emanuele II’nin girişinde bulunan Motta da ise birşeyler içerken gelen geçen şık İtalyanları izlemek çok keyifli.
Tripadvisor puanı: 3,5 (83 inceleme)
Tram Ristorante ATMosfera
Atmosfera, bir tramvay ama bildiklerinizden değil. Akşam saat 20:00’de Piazza Castello’dan kalkıp Milano’yu dolanıyor ve bir yandan da siz yemeğinizi yiyorsunuz. Rezervasyon gerekli. Online rezervasyon ve detaylı bilgi (menü, vejetaryen menü, harita vs) için: https://www.atm.it/en/AltriServizi/TempoLibero/Pages/ATMosfera.aspx
Tripadvisor puanı: 4,5 (512 inceleme)
Bizim deneyimleme fırsatımız olmadı ama çok ilgimizi çekmişti.
Milano’da Alışveriş
Evet Milano diyince hemen akıllara moda ve alışveriş geliyor. Milano lüks ve orta segment pek çok markaya ev sahipliği yapıyor. Alışveriş üzerine kurulu caddeleri, outletleri haricinde de Duomo etrafında şöyle bir dolansanız bile kendinizi alışveriş yaparken bulmanız çok olası 🙂 “Milano modanın kalbi” deyişini ise sokağa çıktığınız anda hissediyorsunuz. Herkes şık ve bakımlı
La Rinascente
Duomo meydanında bulunan La Rinascente, içinde dünya markalarını barındıran çok katlı bir mağaza. En alt katında çok çeşitli ve değişik ıvır zıvıra ve ev dekorasyon objesine ulaşabilirsiniz. Gezi severler için de çok sayıda “gittiğiniz yerleri iğneleyebildiğiniz” dekoratif harita mevcut.
En üst katında ise İtalyan gurme ürünler alabileceğiniz market, bir sushi bar ve Duoma manzaralı restoranlar mevcut.
Quadrilatero d’Oro – The Rectangle of Gold -Altın Dörtgen
Altın Dörtgen, Milano’nun lüks dükkanlarıyla ünlü 4 caddesini kapsayan alana verilmiş isim. Temsili bir dörtgeni andırdığı için “Altın Dörtgen” olarak anılıyor. Via Montenapoleone, Via della Spiga, Via Manzoni ve Via Sant’Andrea caddelerinden oluşuyor. En meşhur cadde: Via Montenapoleone.
Biz bu dörtgene uğramadık açıkcası ama Milano’nun bir çok yeri zaten alışveriş ve moda üzerine kurulu.
Peck
Peynir, makarna gibi İtalyan lezzetler alabileceğiniz bir mekan ama biz bir Pazartesi sabahı gittiğimizde Pazartesi sabahları kapalı olduğunu hüsranla öğreniyoruz.
Kiko Milano
Bu İtalyan ve hatta Milano’lu makyaj markasından ufak da olsa bir şeyler almalı. Kaliteli ve uygun fiyatlı oluşu yanısıra hayvanlar üzerinde deney yapmayan bir marka olmasıyla da gönülleri fethediyor.
Kryolan
Yine hayvanlar üzerinde deney yapmayan profesyonel makyaj markası Kryolan’ın bir şubesine Milano’da ulaşabilirsiniz.
Adresi: Piazza Fontana 6 20122 Milano
İlginizi çekerse Milano’ya geliş sebebimiz İtalya Grand Prix – Monza yazısını da okumak isteyebilirsiniz.
Ayrıca instagramda paylaştığım tüm Milano fotoğraflarına #MaviBavulMilanoyuGeziyor etiketi ile ulaşabilirsiniz.